Sokak sanatına ilgim oldukça erken yaşta başladı. New York’ta ve Londra’da büyüdüğüm yıllarda etrafımı çevreleyen bütün o graffiti’lerden oldukça etkileniyordum. 90’ların başlarında (aslında hiç beceremesem de) kaykaycılığa acayip meraklıydım ve bu da beni otomatik olarak yapıştırmalar ya da sırf grafiti olsun kaykayla ilgili görsellere yöneltti. Saf bir çocuktum, Amerikan Güreşi izliyordum ve izlerken de Noel Baba’nın varlığından şüphe eden çocuklar gibi acaba gerçek mi değil mi diye düşünüyordum hep. Neyse efendim, güreş seyrederken Andre the Giant denen şu adama acayip kopuyordum. 2.25 boyunda 200 kiloydu, canavarın tekiydi. Zaman geçip ben de büyüyüp kıllı, dertli bir adama dönüşürken New York sokaklarında onun nişasta hamurundan illüstrasyonlarını görmeye başladım. Gerçekten de dikkatimi çekmişti ve ben de bu imajın kimin elinden çıktığını araştırmaya başladım. Shepard Fairey ve onun eserleriyle tanışmam bu şekilde oldu. 90’ların sonunda sokaklarda faaliyet göstermeye başladım. Zaten güzel sanatlar okulunda okumuş olduğumdan sokaklara dökülmeye hazır tüm teknikler elimin altındaydı. New York’ta sokaklara künye adı OSMAN olarak yazılı yapıştırmalar yapıştırarak başladım. 2000 yılında Türkiye’ye döndüğümde sokaklarda gerçekten de hiç stencil işi olmadığını fark ettim. O sıralarda bu alanda çok da deneyimli değildim ama yine de bir denemek istiyordum. Ağırlıklı olarak Cihangir ve Taksim civarında Obey görselini stencil olarak uygulamaya başladım. Shepard Fairey’nin düşüncesi Obey görselini mümkün olduğunca yaymak ve herkesin istediği gibi kullanmasını sağlamaktı. Bir süre sonra buna kendi dokunuşumu eklemem gerektiğine karar verdim ve böylece görsele bir bıyık ekleyip altına da OSMAN yazdım. Bunun insanların görseli doğuyla batıyı birbirine bağlayacak şekilde ilişkilendirmeleri için iyi bir yol olacağını düşünüyordum. Ne yazık ki benim görseli çalmış olduğum şu bu vs. şeklinde yorumlar aldım ve bu minvalde yazılar okudum. Ama bu konuda azıcık araştırma yapmış olsalardı bu konuda pek çok ropörtaj yapmış olduğumu göreceklerdi. Tabii kimin umurunda! Jean-Luc Godard’ın bir sözü vardır: “Olayları nereden aldığın değil, nereye götürdüğün önemlidir.”
Obey görseliyle ilgili misyonumu tamamladığıma karar verdikten sonra sokak sanatı alanında bir ton iş yaptım. Bu seriler arasında en çok beğenilenlerden biri şehirde saklambaç oynayan çocukları sergilediğim nişasta hamurundan yapılma bir işti. Daha sonra Luca Frie, Turbo ve flypropaganda ile beraber 9 İstanbul Bienali için bunun bir enstalasyonunu hazırladım.
Bunlar son 10 yıl içinde belgelemeyi başarabildiğim stencil işlerimden bazıları. Fazla sayılmaz ama aceleyle kaçarken ne çekebilseniz kârdır.
My interest in street art started out at when I was very young. Growing up in New York and London I was inspired by all the graffiti that surrounded me. In the beginning of the 90's I was really into skateboarding (even though I sucked big time at it) and so it automatically drew me into the visuals it was associated with whether it being stickers or just just straight out graffiti. Being a naive kid, I used to watch American Wrestling, always questioning if it were real or not, kinda of questioning if Santa was real or not. Anyhow while watching wrestling I was blow away with this one guy called Andre the Giant. He was 7'4" and 500 pounds which blew me away, he was a beast. So as time went by and I grew older into a hairy troubled man, I started seeing wheat paste illustrations of him on the streets of New York. It definitely caught my attention so I looked into who was behind this image. That's when I was introduced to Shepard Fairey and his artwork. At the end of the 90's I started to get involved on the streets. As I had been to a fine arts school, I had all the techniques ready to spill onto the streets. I started out with just sticking up stickers while in New York with the tag name OSMAN.
When I decided to move back to Turkey in 2000, I found that their were really no stencil work on the streets. I at the time was not very experienced in this area but I wanted to have a go anyhow. I started out with stenciling the Obey image mainly in Cihangir and Taksim. Shepard Fairey's was all for getting the Obey image out as much as possible and made it accessible for everyone to use it as they pleased. After some time I thought that I should add my own touch to the image so I added a mustache to the image and put OSMAN under it. I thought it would be a good way for people to connect with the image intertwining eastern culture with the west. Unfortunately I have received comments and have read articles saying that I stole the image and this and that. But if only had they done a little more research as I have done numerous interviews regarding this subject. But who gives a shit! Their is a saying by Jean-Luc Godard and he says "It's not where you take things from, it's where you take them to".
After feeling that I had completed my mission with the Obey image I produced a whole bunch of street art. One series that caught much appraise was a piece that I did with wheat paste with street kids playing hide and seek throughout the city. I later did an installation of the piece for the 9th International Bienalle with Luca Frie, Turbo and flypropaganda.
So here are some of the stencils I have been able to document over the past 10 years. Its not too much but when your on the run you take what you can get.